You know you love me!!! XoXo Gossip GirL...
You know you love me!!! XoXo Gossip GirL...
You know you love me!!! XoXo Gossip GirL...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

You know you love me!!! XoXo Gossip GirL...

*Haftanin Karakteri : GossipGirL (Kristen BeLL)*
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Senaryom!! (1. BoLum)

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
GossipGirL*bLair
Queen
Queen
GossipGirL*bLair


Ruh HaLiniz : Senaryom!! (1. BoLum) Hmbl7p11
Aile : Waldorf Ailesi
Dedikodu sayısı : 11
Aldığı giysi sayısı : sonsuz
Mesaj Sayısı : 1843
Rep Gucu : 2364
Reputation : 9
Kayıt tarihi : 20/03/09
Yaş : 29
Nerden : Upper East Side
İş/Hobiler : CNBC-e islemek, resim çizmek, kitap okumak, film çekmek,alışveriş yapmak, dans etmek, insanları gıcık etmek :P
Yorum : hayatınızda görüp görebilceiniz en deli kız xD
Lakap : The Cheerleader

Senaryom!! (1. BoLum) Empty
MesajKonu: Senaryom!! (1. BoLum)   Senaryom!! (1. BoLum) Icon_minitimePaz 06 Eyl. 2009, 03:24

EPISODE 1
Kapının ısrarla çalması ve kimsenin cevap vermemesi üzerine Brooke koşarak odasından çıktı ve merdivenin tırabzanından aşağıya kaydı. Sonra hızla büyük koridoru geçti. Sağa döndü, tam kapıya yönelecekken uşak ondan önce davranıp kapının tokmağını çevirdi. Brooke hemen uşağı itiştirerek kapıdaki kıza sımsıkı sarıldı.
<<Sonunda gelebildin Hill!!>>
Brooke orta boylu, kahverengi saçlı ve gözlü, esmer, güzel bir kızdı. Her zaman arkadaşlarının dediğini yapmasını isterdi ve tam bir şımarıktı. Bazen çok geveze olabiliyordu. Hilary ise bunun tam tersine çok sessiz bir kızdı. Uysaldı da. Ama bu sessizliği sadece tanımadığı insanlara karşı geçerliydi.
<<Telefon ettiğin anda çıktım tatlım ama George’un ne kadar yavaş sürdüğünü biliyorsun>>
Kol kola girip koridorda yürümeye başladılar.
<<Sana söylemiştim. Artık yeni bir şoför tutmanızın zamanı geldi.>>
<<Biliyorum, biliyorum. Ama annemle babamın bu konuda ne kadar katı olduklarını bilemezsin. Hep aynı şeyleri söyleyip duruyorlar.. Ah, neyse… Beni böyle acil çağırmanın nedenini öğrenebilir miyim artık?>>
Merdivenlerden çıkarlarken Brooke gülümseyerek cevap verdi.
<<Her şeyin bir sırası var, Hill. Sen çok sabırsızsın.>>
Peyton şımarık bir şekilde cevap verdi.
<<Sana kaç kere bana hill deme diyeceğim?>>
<<Bilmem. Belki de sonsuza kadar diyeceksin!>>
İkisi de güldü. Brooke görkemli odasının kapısını açtı ve beraber içeri girdiler. Odada üç tane kapı vardı. Birisi koridora, birisi Brooke’un müzik odasına birisi de banyoya açılıyordu. Odanın sol tarafında kırmızı bir yatak vardı. Yatağın üstünde pembe tüller duruyordu. Yatağın arkasında kocaman bir dolap vardı. Ve rafları içlerinde en iyi arkadaşları Hilary ve Summer ile beraber çektiği kipler olan cdlerle doluydu. Sağ tarafta kırmızı kocaman bir giysi dolabı vardı. Onun tam yanında ise çekmeceleri makyaj malzemeleriyle dolu olan aynalı bir dolap vardı. Raflarında bin bir çeşit çanta ve ayakkabı olan dolap ise yatağın ön tarafında duruyordu.
Hilary bezginlik içinde Brooke’a döndü ve birçok kez kurduğu cümleyi yine kurdu.
<<Yine mi eşyalarını değiştirdin?>>
<<Yine mi? Bunu kaç kere yaptım sanki?>>
<<Brooke bari inkâr etme. Bir önceki yatağını daha bir hafta önce almıştın.>>
Brooke tam cevap verecekti ki kapı çaldı.
<<Sonunda Summer da gelebildi>> dedi Brooke biraz kızgınlıkla. <<Neden bu kadar geç kaldı?>>
O sırada içeriye Summer girdi. Summer da Hilary gibi beyaz tenli bir kızdı. Aşırı titizdi ve kitap okumaya bayılırdı.
<<Üzgünüm kızlar tam ben banyodayken aradınız. Onun için geç kaldım. Banyodan sonra odamı topladım da. Bilirsiniz odam dağınıkken asla dışarı çıkmam.>>
Brooke gözlerini devirerek <<aaahh! Temizlik kraliçesi yine odasını topluyormuş. Evinizde tam 6 tane hizmetçi var ve sen odanı topluyorsun? Harika doğrusu!>> dedi.
Summer içini çekerek <<Ne yani odamı onların eline mi bırakacağım? Kusura bakma ama odamı ancak ben toplayabilirim. Yoksa o kadar temiz kalamaz>> dedi ve bilge bir tavırla başını salladı.
Brooke ve Hilary bezgin bir tavırla birbirlerine baktılar. Brooke<<Böyle olmandan nefret ediyorum. Her zaman düzenli ve mükemmel Summer..>> dedi ve dilini dışarı çıkarıp parmağıyla ağzının içine işaret ederek her zaman çıkardığı o kusma sesini çıkardı. Üç kız kahkahalar atmaya başladı.
<<Ee, şu acil durum neymiş bakalım Brooke?>>
<<Summer bence siz haberi duymadan önce…>> arkasından üç tane kredi kardı çıkarıp ikisini Summer ve Hilary’ye verdi ve <<…biraz alışveriş yapmalıyız!>> dedi.
<<Woooo! İşte benim kızım.>>
<<Ayakkabılar beni bekleyin!>>
Brooke gülümsedi ve <<Evet ben de öyle düşünmüştüm. Şimdi üstümüze düzgün bir şeyler giyelim.>> üç kız her zaman alışverişe gitmeden önce kimin evindeler ise onun dolabından giyinip çıkarlardı. Üç kız Brooke’un dolabını açtı. Burası tam bir felaketti. Brooke, Summer’ın aksine çok dağınık bir kızdı.
Dolabın içini gören Summer <<Aman tanrım!>> dedi <<Ben bunları asla üstüme…>> ama cümlesini tamamlayamadı çünkü Brooke suratının tam ortasına bir etek fırlatmıştı. Üçü de gülmeye başladı.
<<İyi atıştı Brooke.>> dedi Hilary ve mor bir elbiseyi eline alarak <<Harika. Ben bunu giyiyorum.>> dedi ve hemen üstündekileri çıkarıp elbiseyi giydi.
<<Harika oldu.>> dedi Summer, Brooke’un suratına attığı yeşil eteği giyerken. <<Ben bunun üstüne ne giyeceğim peki?>>
Brooke çekmeceden bir t-shirt çıkarıp Haley’ye verdi.
<<Bunu giy. Seni çok güzel gösterecek eminim.>>
Summer t-shirt’ü üstüne geçirirken <<Umarım bunu iyi yıkamışsındır.>> dedi.
Brooke aynada saçını düzeltmekte olan Hilary’ye döndü ve <<Tatlım o elbisenin altına bunları giyebilirsin>> diyerek bir çift topuklu ayakkabıyı havaya kaldırdı.
Hilary ayakkabılara şöyle bir baktı ve <<Bugün topuklu ayakkabı havamda değilim.>> dedi.
Brooke <<O zaman ikinci raftaki mor converse’leri dene.>> dedi gülümseyerek.
Hilary converseleri eline aldı ve <<Evet çok şekerler.>> dedi. Giydikten sonra <<Hey, rahatlar da… mm.. ama bağcıklarını değiştirmek istiyorum.>> diyerek bağcık arayışına girdi. Summer ise o sırada yeşil babetleri giyiyordu. Brooke kahverengi bir şort buldu kıyafetlerin arasından ve hemen giydi. Sonra askılı bir t-shirt’ü de üstüne geçirdi. Son olarak kahverengi topuklu botlarını giydi. Üç kız kıyafetlerine uygun takı ve çantalarını da aldıktan sonra artık hazırlardı. Summer tam kıyafetlerini katlayacakken Hilary ve Brooke aynı anda <<Hadi ama!!!>> diye bağırdılar ve Summer’ı çekiştire çekiştire odadan dışarı çıkardılar.
Biraz sonra üç kız Saks and Bendels’ın önünde arabadan indi.
<<Teşekkürler John. Burada beklemene gerek yok. Bizim işimiz çok uzun sürer. Ben seni aradığımda gelirsin>>
Şoför itaatkâr bir tavırla <<Nasıl isterseniz Bayan Davis.>> dedi ve arabayı Davis malikânesine sürmeye başladı.
Summer t-shirt’ünü çekiştirerek <<Brooke, bunun üstüme tam olduğuna emin misin?>> dedi sıkıntıyla.
Hilary hemen oradan atlayıp <<Of Summer! Her zaman mükemmel görünmek zorunda değilsin.>> dedi. Her ne kadar kızlar Summer’ın bu mükemmeliyetçiliğine alışmış olsalar da bu bazen gerçekten çok sıkıcı olabiliyordu.
Brooke da Hilary’yi destekleyerek <<Evet Summer, Hill haklı..>> dedi ve <<Ayrıca harika görünüyorsun. Endişe etmeyi kes.>> diye ekledi sevecen bit tavırla.
Summer <<Peki peki…>> dedi. Hilary ve Brooke’un düşüncelerine çok önem verirdi. Sonuçta aileleri sayesinde doğduğundan beri onlarla beraberdi ve her zaman onun için en iyisini bilirlerdi.
Daha fazla oyalanmadan çok sevdikleri bir alışveriş merkezi olan Saks and Bendels’a girdiler. Artık daha fazla taşıyamayacak hale gelene kadar alışveriş yaptılar.
Kızlar artık hem acıkmış hem de yorulmuşlardı. Hemen Saks and Bendels’ın yanında olan Burger King’e gittiler. Oturacak bir masayı görmeleriyle kendilerini sandalyelere bırakmaları bir oldu. Poşetleri bırakıp burgerlerini almaya gittiler. Biraz sonra dönmüşlerdi. Bir yandan yiyor bir yandan da konuşuyorlardı.
Hilary burgerinden bir ısırık aldıktan sonra Brooke’a dönerek konuşmaya çalıştı. <<Nart…şu…acinurumdan…mahsetse…>>
Summer ve Brooke birbirine garip garip baktılar. <<Söylediklerinin tek kelimesini anlamadık.>> dedi Brooke.
Hilary o sırada ağzındakini bitirmişti ve cevap verdi. <<Dedim ki artık şu acil durumdan bahsetsen iyi olur.>>
Summer ağzına bir kızarmış patates attıktan sonra Hilary’yle aynı görüşte olduğunu belirtti. <<Tanrım evet! Meraktan çatlayabilirim.>>
Brooke çaresizce kolasından bir yudum aldı ve isteksiz bir şekilde konuşmaya başladı. <<Şey yani kızlar ben…>>
Summer bir kızarmış patatesi Brooke’a doğru fırlattı ve <<Hadi ama…>> dedi.
Hilary onun cümlesini tamamladı. <<Bütün gün konuşmanı bekleyecek değiliz. Öt bakalım.>>
Brooke pes edermiş gibi <<Üf tamam tamam. Anlatacağım>> dedi. <<Ama söyleyeceklerimin pek hoşunuza gideceğini sanmıyorum>>
Summer ve Hilary çaresizce birbirlerine baktılar. Brooke devam etti. <<Kızlar… Kırmızı alarm söz konusu!>>
Hilary sinirli bir şekilde Brooke’un koluna geçirdi.
<<Aaav!!! Neden yaptın bunu?>>
Summer da aynı kızgınlıkla <<Bizi o kadar endişelendirmenin nedeni bu muydu yani?>> dedi. <<Artık senin ‘kırmızı alarm’larından bıktığımızı söyleyebilirim>>
Brooke gözlerini kısarak <<Yaa, öyle mi?>> dedi.
Hilary <<Kesinlikle!>> diye cevap verdi. Bunu uzun zamandır söylemek istiyormuş gibi bir hali vardı.
Brooke ne diyeceğini şaşırmıştı. <<A.. ı… Kızlar size inanmıyorum.>>
Hilary masum bir tavırla <<Bunda inanılmayacak bir şey yok şekerim. Bu bir gerçek.>> dedi ve Summer’la beraber gülmeye başladılar.
Brooke şaşırmış bir tavırla ağzını açtı. <<Size şunu hatırlatayım o zaman. Kız kardeşler yasasının 17. maddesi: eğer kızlardan biri kırmızı alarm diyorsa diğer kızlar…>> bir saniye bekledi ve üstüne bas basa cümlesinin devamını getirdi. <<…kesinlikle ona destek olmalıdırlar!>> Sonrada sanki bir şey kazanmış gibi arkasına yaslanarak iki kızı süzdü.
Summer bıkkın ve kızgın bir tavırla <<Hatırlat ta oraya şöyle bir madde ekleyelim: eğer kızlardan biri durmadan kırmızı alarm diyorsa, diğer kızların bir süre sonra bunu görmezden gelmeye hakları vardır.>> dedi ve kolasından bir yudum aldı.
Brooke yalvarır gibi <<Ama kızlar bu sefer gerçek. Ciddiyim ben gerçekten…>> diyordu ki cümlesini tamamlayamadan Hilary araya girdi.
<<Hadi ama Brooke! Sen asla âşık olmazsın.>>
Summer evet der gibi başını salladı ve <<Sadece yakışıklı erkeklere çok düşkünsün. Bir iki gün sonra başka birini bulacaksın.>> dedi.
Hilary de <<Ve yine yanımıza gelip ‘kızlar kırmızı alarm söz konusu!’ diyeceksin.>> diye ekledi.
Brooke küsmüş gibi dudağını büktü ve hiç bir şey söylemeden suratı asık bir şekilde kızlara baktı. Bir süre bu böyle devam etti. Sonunda Summer aşırı bıkmış bir tavırla derin bir nefes alıp verdi ve Brooke’un sormasını istediğini bildiği soruyu sordu. <<Kim?>>
Bunun üzerine Brooke hemen gülümseyerek doğruldu ve keyifli bir şekilde cevap verdi. <<Şu okula yeni gelen çocuk. Lucas. O kadar tatlı o kadar tatlı ki…>>
Brooke gerçekten de çok etkilenmiş gibi görünüyordu. Ama kızlar yine de ona inanmamışlardı. Her ne kadar inanmasalar da çok kötü tepkiler vermediler. Çünkü onu üzmek istemiyorlardı.
Hilary isteksiz bir tavırla <<Her ne kadar bunun da geçici bir heves olduğunu bilsek de…>> dedi derin bir nefes aldı. Summer onun sözünü tamamladı. <<…arkandayız.>>
Brooke gülümsedi ve iki arkadaşının elini tuttu. <<Teşekkürler kızlar.>>
Yemeklerini bitirdikten sonra üç kız evlerine dağıldı…
Summer eve gelince hemen bir duş almak için banyoya girmişti. Çıktığında ailecek akşam yemeği yediler. O sırada Hilary da kendi evinde akşam yemeği yemek için odasından çıktı. Kardeşi, annesi ve babası hiç konuşmadan yemeklerini yiyorlardı. O da masaya oturdu. Yemeğinden bir kaşık aldıktan sonra <<Eğer merak ettiyseniz bugün kızlarla birlikteydim.>> dedi.
Annesi son derece umursamaz bir tavırla <<Hımm.>> dedi.
Hilary ağzındakini bitirdikten sonra çatalını tabağının içinde gezdirdi. Sonra tabağını öne iterek ayağa kalktı. <<Ben pek aç değilim, odama çıkıyorum.>> dedi. Ama kimse bir şey söylemedi. Bunun üzerine Hilary sinirli ve kırgın bir şekilde odasına gitti. Ve piyanosunun başına oturup en sevdiği parçayı çalmaya başladı.
Brooke ise yatağında oturmuş resim çiziyordu. Sonra bir an durdu ve elindeki kâğıt ve kalemi yere bıraktı. Çekmecesini açtı. Summer ise pijamalarını giymiş yatağına girmiş kitabını okuyordu. Hilary hala piyano çalıyordu. Brooke çekmecesinden Lucas’ın bir fotoğrafını çıkardı uzun uzun baktı sonra yastığının altına koydu. Summer da kitabını yastığının altına koydu ve gece lambasını kapatıp yattı. Brooke da kafasını yastığa koydu ve lambayı kapattı…

TAMAMEN BANA AITTIR!!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Senaryom!! (1. BoLum)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
You know you love me!!! XoXo Gossip GirL... :: RP out :: Paylaşım Köşesi-
Buraya geçin: