You know you love me!!! XoXo Gossip GirL...
You know you love me!!! XoXo Gossip GirL...
You know you love me!!! XoXo Gossip GirL...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

You know you love me!!! XoXo Gossip GirL...

*Haftanin Karakteri : GossipGirL (Kristen BeLL)*
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Siyah Kan

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
NeroLuce
Özel III. sınıf Constance Biilard Öğrencisi
Özel III. sınıf Constance Biilard Öğrencisi
NeroLuce


Ruh HaLiniz : Siyah Kan Ohops5
Aile : Waldorf Ailesi
Aldığı giysi sayısı : 96
Mesaj Sayısı : 708
Rep Gucu : 922
Reputation : 11
Kayıt tarihi : 24/05/09
Yaş : 28
Yorum : GG : çok güzeL fikirLeri oLan, yararLı, sewimLi, kim oLduunu biLen biri

Siyah Kan Empty
MesajKonu: Siyah Kan   Siyah Kan Icon_minitimePtsi 15 Haz. 2009, 22:02

Siyah Kan Siyah-kan

SİYAH KAN

Orjinal adı: La Ligne Noir
Yazarı: Jean-Christophe Grange
Fransızca aslınan çeviren: Şefket deniz
1 - 15. baskı /
Mayıs 2005
26. Baskı / ağustos 2008


Kitap Özetim:

Uyarmak isterim kitabı okumak gibi bir niyetiniz varsa burayı kesinlikle okumayın. Ve de bence kesinlikle okunması gereken bir kitap Grange harikalaryaratmış sadece çeviriyi Şevket Deniz yapmasaydı daha hoş olurdu okurken kap atışlarınız hızlanıyor vs.. ama çeviri zayıf başka kitaplarla karşılaştırınca Fransızca bilen aslını okusun Razz benim özetm çok basit gerilim fln veremedim tabiki özet olduğu için. Ancak son 10sayfasında bile gerilim, macera hat safada.. Hiç beklemediğiniz olaylar oluyor gizemler ortaya çıkyor. Ben ağzım açık okumuştum.. Zaten dün 4e kadr yatakta okudum bu kitabı.. Yalanım yok yani okuduğum ilk Grende kitabı ve devamı gelicek çok etkilendim işte okursanız anlarsınız...
Yalnız insanı okurken rhatsız edecek +13lük v mide kaldırıcı sayfalar var ama beni pek etkilemedi yani:)

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

"Paris. İlk temas. Kuala Lumpur. Hayat yolu. Uçuşan ve çoğalan. Sonsuzluğun işaretleri. Kamboçya. Bal ve Frensk. Tayland. Arınma Odası. Dünyadan Soyutlanmış bu mekanda neler olduğunu anlayacaksınız! Bangkok. Gerçeğin rengi aynı zamanda yalanın da rengidir! Ve Paris. Herşey sona ermedi, yeni başlıyor. Çabuk saklan, baba geliyor! "



Kitabı ilk elinize alıp arkasını çevirdiğinizde bu yazıyla karşılaşıyorsunuz. Tabi konu hakkında hiç bir şey bilmeyince, bu yazılanlardan da bişey anlamak imkansız. Bu yazılanlar kitabı okudukça işimize yarayacak, kitabın neresinde olduğumuzu görmemiz açısından. Yani kitabı inceleyen birine yönelik değil de okuyana yönelikti direk, güzel düşünülmüş.


Kitap ön kapağı arka kapaktaki yazının tersine kitabı okuyana yönelik değil de kitabı inceleyene yönelikti. Buna üzüldüm çünkü bir kitabın ticari amaçlı olması canımı sıkar. İlk başta göze güzel ve çekici gözüküyor. Tamam bu da çok önemli, benim gibi takıntılı insanlar çok fazla kitap kapağını beğenmeyip kitaba da önyargılı yaklaşan. Bu yüzden evet çok güzel bi kapak ama kitabı okuduktan sonra kitapla bir bağlantısı olmadığını anlıyorsunuz çünkü kapakta kırmızı fon üzerine benim sigara dumanı gibi algıladığım dumanımsı bişey yerleştirilmiş. Oysa ki kitabın Fransa basımında üzerine kan damlanmış bir mektup ve mektubun altında bir bıçak var. Kitabın içeriğine çok çok daha uygun. (Bu bahsettiğim kapaktan başka bir kapak daha var mı bilmiyorum, araştırdım ama bulamadım)


Kitap 3 bölümden oluşuyor.
Birinci bölüm: Temas
İkinci bölüm: Yolculuk
Üçüncü bölüm: Dönüş


Üçü de çok yerinde ayrılmış bölümler. Dönüm noktalarında başlıyorlar.

Tekrar ediyorum ilginizi çektiyse bunda sonrasını okumayın.



Temas


Cinayetlerden biriyle ve katilin yakalanmasıyla başlıyor kitap. Daha sonra gazeteci Marc Dupeyrat'ın katille ilgili yazdığı bir makaleyi okuyoruz. Bu makaleden katilin adının Jacques Reverdi olduğunu ve Reverdi'nin genel olarak nasıl bir hayatı olduğunu öğreniyoruz. Kitap boyunca unutmamamız gereken Reverdi'nin bir dalgıç olması. Bu bilgi tüm kitap boyunca kullanacağımız bir bilgi olacak. Marc Dupeyrat, seri katil ve manken Hatica'yla birlikte kitabın baş kişilerinden biri. Marc'ın geçmişteki hayatını öğreniyoruz, ölüme ne derece yakın olduğunu ve neden katillerle ilgilendiğini. Marc'ın hayatını öğrenirken Vincent Timpani'yle de tanışıyoruz. Vincent, Marc'ın yakın arkadaşı ve bir fotoğrafçı. İlerki bölümlerle Hatica'nın Marc'ın hayatına nasıl dahil olduğunu da öğreneceğiz.


Reverdi önce akıl hastanesine yatıyor, ordan hapishaneye. Hapishanede kalmaktan çok memnun, yani en azından hapishaneyi akıl hastanesine tercih ediyor. Hapishanede kendisine atanan avukat Jimmy'le tanışıyor -ya da kendisini atatan avukatla. Reverdi, Jimmy'le geçen ilk görüşmelerinde Jimmy'e bir sırrını veriyor ve Jimmy'den de bir sırrını "alıyor." Reverdi kafasındaki saçkırandan bahsediyor Jimmy'e ve Jimmy'nin geçmişteki kişiliğini kısa bir gözlemle günyüzüne çıkartıyor. Jimmy Tayland sınırında küçük yaştaki kızları beceren pis bir sapık.


Bu sırada kahramanımız Marc, Reverdi'ye yaklaşma yollarını arıyor. Reverdi hiç kimseyle konuşmuyor, röportaj tekliflerini reddediyor. Marc ona tüm ülkenin yaptığı gibi mektup yazmaya karar veriyor. Bir kadının ağzından, Elisabeth'in ağzından, çok saf bir mektup.
Hatica yaklaşık olarak buralarda kitaba dahil oluyor. Geçmişiyle ve geleceğiyle birlikte. Hatica bir manken olmak istiyor. Vincent'la da bu noktada tanışıyorlar, Hatica Vincent'tan fotoğraflarını çekmesini istiyor.
Kimseyle röportaj yapmayı kabul etmeyen Reverdi Elisabeth'in mektubunu okuyor,dalga geçerek cevap yazıyor ve kitap aslında bu mektuplarla başlıyor...
İlk mektuplarda Reverdi ve Elisabeth arasındaki güven problemini aşmaya çalışıyorlar. Mektupların belirli kuralları var, herşey Reverdi'nin kontrolünde.
İlk mektuplarda Reverdi Elisabeth'e 3 çeşit kan hakkında sorular soruyor. Bekaret kanı, regl kanı ve kaza kanı. Marc bir jinekologla görüşerek bu kanların "tarifini" alıyor.


"Bekaret kanının yoğun olduğunu söyleyebilirim. Yüklü. Hem yaşamla hem de ölümle. Masumiyetin, özgürlüğün sonu. Cinsellik çocuklukta da vardır; ama henüz hapsedilmemiştir. Arzular basit birer olgu olarak ortaya çıkar, vücuttaki etkileri geçicidir. Ergenlikle kızlığını kaybetmeyle birlikte, hafif bir alev kıpırdanmaya başlar, sonra kırmızı bir renk alır ve yeniyetmeyi asla terketmeyecek organik güç haline gelir. Bu bir tür yara kanı. Bir iç yara kanı. Asla kabuk bağlamayacak bir yaranın kanı. Bir tür arzunun yönelimi. Yaşam boyu süren bir çağrı. Açgözlü, tatmini mümkün olmayan bir arzunun. Bir dönemin sona erdiğini belirtir. Kahverengiye kaçan bir kırmızılığa sahip. Kil rengi ile frambuaz arası. Alüvyonun yanı sıra bir meyvenin tazeliğini de düşündüren bir şeyler. "Kökboyası", evet bu rengin doğru adı bu..


Adet kanı ise toprak kırmızısıdır. Burada hakim fikir 'çamur..' Koyu renkli bir çamur, bir artık. Adet dönemleri kaçırılmış bir randevudur. Bu akıntının içinde hep bir hayal kırıklığı, bir israf vardır. Kullanıcısını bulamamış bir besindir. Evet, toprak kırmızısı. Kapkara bir matem. Bir mezarın dibine atılmış besleyici bir toprak..


Yara kanı; tazeliği, canlılığı, ateşi serseme çevirecek bir kan. Çalınmış bir yaşam, suçüstü yakalanmanın şaşkınlığını üzerinden atamamış bir hayat gibi. Bir lal kırmızısı. Çok canlı bir tablo, evet, bir renk cümbüşü. Fernand Leger'in Kırmızı Zemin Üzerinde Büyük Geçit Töreni gibi.. Tuvalin zemini insana heyeca veren bir kırmızıyla kaplanmış. Ön planda sirk insanları tamamen beyaz giysiler içinde. Alyuvarlar, akyuvarlar: evet, bu renk cümbüşü içinde kanın gerçeği."


Reverdi bu kan tarifleriyle birlikte bir de Elisabeth'in fotoğrafını istiyor. Marc bu soruna da Vincent'ın stüdyosundan Hatica'nın fotoğrafını çalarak çözüm buluyor. Mektuplar hız kesmeden devam ediyor ve artık Marc (ya da Elisabeth) kendini "yolculuğa" çıkmaya hazır hissediyor -tabi ki Reverdi'nin kontrolünde ve Reverdi'nin talimatlarıyla..


Yolculuk


Reverdi'nin "Şimdi Kuala Lumpur" mailiyle Marc Malezya'ya gidiyor. Siyah Kan'la çizilmiş yolu bulmaya -hayat yolu'nu.. Hayat yolu'nu bulmasıyla Reverdi'den yeni talimatları alıyor:
Sonsuzluğun işaretleri. Uçuşan ve Çoğalan.
Marc Sonsuzluğun İşaretleri'ni ararken Wong-Fat'le tanışıyor. Wong-Fat Reverdi dosyası hakkında çok şey biliyor, çünkü oğlu Jimmy Wong-Fat: Reverdi'nin avukatı..


Marc yeni talimatlarla Kamboçya'ya gidiyor. Bal ve Frensk.
Marc balın gizemini de çözüyor ve Reverdi'nin dehşetine ortak olmasına artık ramak kalmış durumda..
Ve sonra Tayland. Marc bir cinayetin işlendiği yere doğru yola çıkıyor: Arınma Odası.
Reverdi içeride de eylemlerine devam ediyor: Raman'ın nasıl öldürüldüğünü okurken kendinizi hakikaten o banyoda hissediyorsunuz. Kitabın en etkileyici sahnelerinden biri.
Reverdi'den Elisabeth'e gelen talimatlar devam ediyor. Gerçeğin Rengi aynı zamanda yalanın da rengidir!


Ve Marc artık sırra tamamen sahip. Siyah Kan'ın sırrına. Artık tek düşüncesi sadece kaçmak, sırrıyla birlikte.. Ve bir kitap çıkarmayı düşünüyor: SİYAH KAN


Dönüş


Paris'e geri dönüyor ve ilk gördüğü şey tüm billboardlarda Hatica'nın fotoğraflarını görmek oluyor, her yerde.. Ulusal bir reklam kampanyası. Marc Reverdi'nin bir şekilde bu reklama ulaşamaması için dua ediyor. Kitabı için son hazırlıklar devam ediyor ve 3 ay boyunca eve kapanıp sadece romanıyla ilgileniyor. Reverdi'yle tüm bağlantısını kesiyor. Fakat bir gün Reverdi'ye ilk mektuplarını yolladığı postanedeki görevliyle karşılaşıyor ve Elisabeth adına gelen 28 tane mektup olduğunu öğreniyor. Gidip mektuplarını alıyor. Reverdi'ye mesaj atmadığı günlerdeki Reverdi nefretiyle yüzleşiyor. Marc artık kan akacağını biliyor. Kitabın en akıcı bölümü "Dönüş."


Kitabının basımına çok az varken, hatta Siyah Kan'ın tanıtım kutlamasından sonraki gün Marc hayatının şokunu geçiyor. Reverdi'nin idamına çok az kala haberler Reverdi'nin cezaevi tatbikatına giderken içinde bulunduğu arabanın köprü üzerindeyken yoldan çıkıp nehre uçmasından bahsediyor -ve tabiki Reverdi'nin ölümünden. Fakat arabadaki herkesin ceseti bulunurken Reverdi'ninki bulunamuyor. Marc artık emin: Reverdi hayatta ve dışarıda..


Reverdi'nin Paris'e ilk geldiğinde neler yapabileceğini düşünüyor ve Hatica'nın billboardlardaki fotoğrafları aklına geliyor. Sonra Hatica'nın fotoğrafçısı ve artık ajans sahibi Vincent'a ulaşmasının zor olmayacağını farkediyor. Vincent'a gittiğinde evin içindeki dehşet sahnesiyle karşılaşıyor, Reverdi Marc'tan çok önce davranıyor..
Çok hızlı bir şekilde Hatica'ya ulaşıyor. Ve hemen şehirden uzaklaşıyorlar, Hatica'ya olayın tüm detaylarını anlatıyor. En yakın polis karakoluna gidiyorlar, tam artık kendilerini güvende hissedeceklerken..


Marc gözünü açtığında kendini bir Arınma Odası'nda buluyor. Karşısında Hatica'yla birlikte.. Odadaki oksijen tükenirken Reverdi hayatının tüm ayrıntılarını ölmelerine çok az kalan Marc ve Hatica'yla paylaşıyor. Gözardı ettiği güvenlik önlemleri son anda Marc'ı ve Hatica'yı kurtarıyor. Grange normalde çok saçma olabilecek bir kurtulma sahnesini çok gerçekçi ve bir o kadar akıcı bir yolla anlatmış.


İlerki sayfalarda Hatica ve Marc Sicilya'ya gidiyorlar. Hatica Reverdi'nin cesedinin bulunduğu haberini alıyor ve Reverdi'yi taklit eden bir başka katilin olduğunu öğreniyor. Bu bölüm çok basit olmuş, çok beğenmedim.. O sırada kapı açılıyor ve Marc içeri giriyor, Hatica'nın gerçeği farkettiğini anlıyor. Odada geçen çeşitli saldırılardan sonra galip gelen Hatica oluyor ve Marc'ın cesedini orada, otelde bırakıyor..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Chuck Bass

Chuck Bass


Ruh HaLiniz : Siyah Kan Evilgr11
Aile : Bass Ailesi
Mesaj Sayısı : 33
Rep Gucu : 38
Reputation : 0
Kayıt tarihi : 01/07/09
Yaş : 32
Nerden : Upper east side
İş/Hobiler : Bir öğrenci tatilde ne yaparsa o:P Tv,pc kitap, gezmek, tozmak.. tatile çıkna kdar napçam başka +Çok boş zamanlarda Nil le uğraşmak
Yorum : GG: en sevdiğim karaktersin. umarım sen de chuck gibisindir Very Happy
Lakap : Samuray

Siyah Kan Empty
MesajKonu: Geri: Siyah Kan   Siyah Kan Icon_minitimeÇarş. 01 Tem. 2009, 02:31

Ay ay ay. Daha 50. sayfasında bu kitabı okumicam diye ağlayan, korkudan evin içinde adım atamayan kardeşim, kitabını bitirmiş bide üstüne özetini yazmış.. Beklenmedik birşey bu senden Nil
Bide şu takma adı değiştir cadı diil o. Ben sana hep salakçığım vada aptalcığım dediğimi hatırlıyorum..xD
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
GossipGirL*bLair
Queen
Queen
GossipGirL*bLair


Ruh HaLiniz : Siyah Kan Hmbl7p11
Aile : Waldorf Ailesi
Dedikodu sayısı : 11
Aldığı giysi sayısı : sonsuz
Mesaj Sayısı : 1843
Rep Gucu : 2364
Reputation : 9
Kayıt tarihi : 20/03/09
Yaş : 29
Nerden : Upper East Side
İş/Hobiler : CNBC-e islemek, resim çizmek, kitap okumak, film çekmek,alışveriş yapmak, dans etmek, insanları gıcık etmek :P
Yorum : hayatınızda görüp görebilceiniz en deli kız xD
Lakap : The Cheerleader

Siyah Kan Empty
MesajKonu: Geri: Siyah Kan   Siyah Kan Icon_minitimeÇarş. 01 Tem. 2009, 14:44

Chuck Bass demiş ki:
Ay ay ay. Daha 50. sayfasında bu kitabı okumicam diye ağlayan, korkudan evin içinde adım atamayan kardeşim, kitabını bitirmiş bide üstüne özetini yazmış.. Beklenmedik birşey bu senden Nil
Bide şu takma adı değiştir cadı diil o. Ben sana hep salakçığım vada aptalcığım dediğimi hatırlıyorum..xD
ikiniz süper bi ikiLisiniz anLaşıLan Very Happy
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Siyah Kan
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
You know you love me!!! XoXo Gossip GirL... :: gÜnCeL =) :: Kütüphane =)-
Buraya geçin: